19 Temmuz 2010 Pazartesi

This may be just a mob-phone story!


İçimdeki seni terketmek için gittiğim, Tanrının unuttuğu bir kasabayı terkettim bugün.Bir bikini,bikaç etek,terlikler,ruj,birkaç kitap,birkaç tane daha ruj,olağan sabahlama seansları için önlem olarak birkaç hırka ve kısa pantolon almıştım yanıma.Cep telefonumda vardı ama 3gün sonra oda terketti beni!Kayalara çarpa çarpa denizin dibini boyladı! Halbuki o her gitti dediğimde esrarengiz bir şekilde bana geri dönen tek şeydi!(dönmesini istediklerimden tek diyelim)Hemen peşine düştük tabii.Denizin dibi karanlıktır hemde tepesinde ışıldayan Güneş'e inat!Fakat o güneş ışığını içine hapsetmiş gibi,denizin dibinde tek başına parıldıyordu..Etrafında dolanan pavuryalara hiç aldırmadan sıkıca tuttum onu ve birlikte TEKRAR kayaya çıktık! Yıkadım,kuruladım,her parçasını tek tek kontrol ettim."Benimlesin hala ne bu acele?" dedim."Devam edebiliriz,geç değil hiç birşey için!Böyle olupta yıllar boyu çalışmaya devam eden telefonlar duydum ben!YAPMA!"...
Sesini çıkarmadı..Güzelce bir poşete koyup geri gönderdim onu.Tanıdık yerler,işbilir eller işe yarayabilirdi! Bazen akışına bırakmak gerekir.İpi biraz gevşetip ne yöne sapıldığını,parmağını yalayıp rüzgar yönü bulur gibi görmek gerekir..Bende öyle yaptım!Teknolojiye ihtiyaç duymayan,bankamatik bile kullanmayan bir kasabaya gidip kafamı boşalttım.Kulağımdaki gereksiz vızıltıları arındırıp senden kalma şarkılara yer açtım.İnanmazsın özledim seni.Kafamdan geçen her fikri senle paylaşmak için yanıp tutuştum,O lanet çok bilmişliğine rağmen hemde! :)

Ama arayamadım biraz daha zamanı var..Zamanı geldiğinde de aramaya cesaretim olur mu bilmiyorumm..Cesaretim olduğunda Sen orda olur musun,hiç sanmıyorum! Ama özledim işte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder