29 Aralık 2010 Çarşamba

Çok 'sözüm meclisten dışarı' bir YENGEÇ incelemesi!


Siz hiç erkek bir yengeçle karşılaştınız mı? Aman diyim karşılaşmadıysanız dilinizi ısırın.Çünkü onlar Tanrı'nın Sorunlu Çocukları! Bakın gerçekten..."İnsanları burçlarına göre sınıflandırma!" diye çok fazla ihtar aldım ve kafayı bununla bozmuşta değilim."Burçlar varsa neden insanlar tek tip olmuyor? Bir sürü farklı huyda insan var!!" dediğinizi de duymuyor değilim fakat canlar burç denilen şeyin insana kattığı özellikler ya da huylar onlarca sebepten etkileniyor.Doğduğunuz ayın hangi evresindesiniz ya da saat kaçta doğduğunuz gibi..Ama o yengeçler....
Hayatınız boyunca tanıyabileceğiniz insanlar arasında en yapmacık olandır O!Başkalarının sorunlarıyla ilgilenir gibi görünen o sempatik hallerine hiç aldanmayın!Aslında tüm o halleri korkaklığından olabilir...En çok kırılmaktan korkar, bu yüzden siz onu kırıcağınıza, o sizi kıracaktır.Özür falan da beklemeyin! Hassas ve sadık bir insan olabilir bazen yengeç erkeği(bende koca kulaklı bir fil olabilirim)-ki inanın bana tam tersi flörtçü ve dönektir! Ahh,mesela siz biraz daha duygusuz bir insansanız kolay gelsin! Çünkü o çok AŞIRI duygusal bir insandır ve herhangi birşeye aylar-yıllar boyunca üzülüp içine kapanabilir.O an onu mutlu etmek için ne yaparsanız yapın, keyfi gelmedikçe kabuğundan çıkmayacaktır.Yengeç erkeklerinin anneleriyle ilişkisi de bir gariptir.Onlar annelerine ya çok düşkün olurlar ya da annelerinden nefret ederler! Malesef iki durumda da işiniz çok zordur canlarım çünkü elinizde ya sürekli ailesiyle kavgalı ya da sürekli annesiyle kıyasladığı için sizinle kavgalı bir yengeç'iniz var...İşte böyle bir insanla da ilişkiniz ya 3 ay sürer ya da yıllar boyu..(Aradaki uçurum sizi şaşırtmış olabilir fakat yengeç burcuyla işler hep bu ayardadır.Hiç bir zaman bir orta-nız veya bir dengeniz olmayabilir.Çünkü onun dengesi yoktur.Yengeç burcunun ruh hali sürekli değişir.Arkanızı döndüğüzde bambaşka bir insan bulabilirsiniz ki bu kişilik değişimi falan değildir korkmayın..Yani illa korkmak istiyorsanız, onunla olan uzun ilişkinizden sonra,cesaretinizi toplayıp aynaya bakın,sonra hatırınızda kalan birkaç arkadaşınıza telefon edin(kaldıysa tabi).
Sonrada hiçbirşey boşa yaşanmamıştır falan diyin kendinize,kısmet değilmiş lan diyin teselli edin kendinizi.Çokta üzülmeyin oğlumlar değmez lan.Birdaha hiçkimse sizi bu kadar mutsuz edemiycek Tuğçe demişti dersiniz :)
(Hep yengeç erkeği dedim çünkü yengeç kızları şirindir,sevimlidir böyle anaçtır falan yirim onları.)


Alın size Yengeç erkeğinin kötü yanlarının sadece anlatılabilir kısmı!
Ayrıca Aşk uyumuna bakıp beğenmediğiniz bir sonuç çıktığında Eeh! ne bilir ki bu?! dediğinizi biliyoruz fekat o 'son'a geldiğinizde burçuyumudatkam'a dönüp özür dilediniz mi? Yok!

ayrıca,Çoğğ üzgünüm yengeç dostlarım litfen üstünüze alınmayın.Hayır bunları siz de yapıyosunuz biliyorum da,ben sizi seviyorum. kehkeh:)

Edit: Şey için yazdım ben bunu şey geçmiş olsun Özlemsıyın.

17 Aralık 2010 Cuma

Bunları biliyor muydunuz?


Geçenlerde 5 yaşında bir çocuk,-YOK YERE hoşlanmadığı diğer çocuk için arkadaşlarını doldururken görüldü bizim sokakta.

Dün gece eski bir sevgili kendi elleriyle yok ettiği aşkı yokladı tekrar tekrar...
Yalnızlığın tadını kaçırırken hiç de utanmadı..

Yaptığınız tüm fedakarlıklardan sonra en ufak bencilliğinizle silindi herşey..

Yine bugünlerde yöneticiler kirli oyunlarıyla göz boyadılar..Daldan kopardıkları 2 elmayı arkalarına saklayıp,küçük olanı için af dilendiler..

Yoktan sebepler doğurmak için bir bomba iki kule yeter diyip,yok ettikleri binlerce hikayeyi umursamadılar..

Çok seviyorum sensiz yapamamları yağdırıp,çok seviyorken bir anlık bunalımla arkasını dönüp gitmeye utanmadı O.

Bizim hatun kız, cici arkadaşının arkasından saydırırken,karşılaştığında canını ciğerini eksik etmedi kelimelerinden..

Attıkları her adımın görselini orda burda görebildiğiniz insanlar aslında çok ta yalnızdı!

Kendi açısından fazlasını göremeyen insanların, herşeyi ben bilirim hallerine de çok yazıktı!

Dahası da vardı! Yazık ve yitikti bu dünya..
Hatta bence, artık kıyamet kopmalıydı!

17 Ekim 2010 Pazar

Nihayetinde, Dünya herkesin üstüne bir defa düşer!


İnsan hayatı bir oyun hamuru gibidir. Elden ele dolaşır,her elde farklı şekil alır,karıştıkça renkten renge girer.. Zaman gelir ayaklar altında ezilir dümdüz olur,zaman gelir marifetli ellerde harika minyatür heykellere döner -hem de bir şey olmaya çalışırken aldıgı darbelerle olur bu şekilleniş süreci..
Bu sebeptendir ki hayatımıza giren her insan ray makası etkisi yaratır.Farkedemeden yönlerimiz değişir yolu uzatır ya da kısaltabiliriz. Yanlış bir yola girip,geri dönüşü bulamayabilir daha kötüsü kaza yapıp dönecek hal bulamayabiliriz.Ahh tabi çok şanslıysak yoldan geçen yakışıklı bir yardımsever burda devreye girebilir falan -(yok öyle bir şey)..Ve evet bilinenin aksine herkes -bir başka sever! Herkesin yeri AYRI,derinliği apAYRIdır çünkü.Ama gelin görün ki unutulmaz insanlar,doldurulamayacak boşluklar yoktur işte.Olayın sıcaklığıyla edinilen bu sanrılar zamanla solar,solmak zorundadır! Eyvallah kimse bayatlamadan varamaz o sona,ama..zamanından önce bu moda girmek öncelikle bünyeye zararlıdır..:) Yapıcak bir şey yok ister kaskatı bir hamur olun,ister vıcık vıcık,yağlı ve yumusak; yaşlanmaktan değil tüm insallar değdiği her hayattan edindiği çizgilerle ölür.

EDIT: O yakışıklı,yardımsever'in çıkageldiğini görenler varmış benden duymuş olmayın.

26 Eylül 2010 Pazar


Aylar mı geçti üstümüzden?Şöyle bir dönüp baksak,kaç aydır benimle,içimde bir yerlerdeydin sen?Güçlü ve gerçek şeylerin korkutuculuğuydu kaçıp durmama sebep fakat olduğum yerde daire çizip duruyormuşum meğer! Aslına bakarsan hayatım böyle geçti -ki çıkmaz sokakların çıkar köşelerini çok iyi bilirim bu sebepten..Bıktım ve bıraktım kendimi artık, döndüm sokağın o köşesinden işte karşımdaydın çokça zaman sonra yürüdüm ve yanına geldim.Hadi gidelim artık!
İnsanca merak ediyoruz evet sen benim sana bile anlatmadığım şeyleri biliyorsun ya -cevapları cümlelere dökülmüş açıklamalar isteme benden nolur, insanlaşma! :) Oksijensiz de yaşarız biz bilmiyor numarası yapma!
Şimdi bakma bu halime aslında yazmıyorum şuan!Zaten hipnozu falan aştık artık,içim içine doğduğunda başladı herşey..Sonra Bach amcamızla çevremizde var olan hiçbirşeyin aslında yok olduğunu bildim ben.Yok değil mi böyle bir dünya..40 kelimeyle yaşanan ilişkiler falan..Varsın olmasın şimdi,bir tek Sen ol o yeter bana. YERLEERRR:)

10 Ağustos 2010 Salı


Garip zamanlar bunlar..Ansızın girivermez hayatına..Böyle yavaştan ve bağıra bağıra gelir.Çarpıcagını bildiğin halde gazdan çekemezsin ayağını..Önüne çıkan engeller,
ezip geçtiklerin,çarpmamak için direksiyon kırdıkların bile fayda etmez son sürat varırsın o yere.Tanıdık bir yerdir orası çünkü; genelde, bir dönemi kapatır ve yeni bir sayfa açar hayatında. Kaçınılmazdır bu gidiş 'Bırak beni artık geri dönmek yok!'ları anlamaz insanlar sen avaz avaz söylerken.Hepsi bir umut sayar benliğini.. Halbuki senin o an kurtarılmaya ihtiyacın yoktur, istemiyorsundurda zaten.. Çünkü sen istediğin sürece hipnoza girersin! En fazla girmiş gibi yaparsın! İstediğinde tekrar ayakların yere basar çünkü temkin senin göbek adındır.. Kontrollü olmak bir tercih işimidir ki? Hiç sanmıyorum!
Sen Sayınherşeyibilen! Bilmiyorsun ki senin en çok rahatsız olduğumu düşündüğün sey,benim sende sevdiğim TEK şeydi!Beni sana bağlayan en kalın düğümdü! Sarfedilen sözler yapışıp kalır diye mi bilmem, düşünüyorum o gunden beri neydi bende sana ket vuran? Olması gereken herşey halihazırda orada dururken,bana düşen çantamı alıp çıkmaktı değil mi? Yalan yok ben istedim senle olmayı..Hani anlatılmıyordu ya kalpteki görünüşte herşey hazırken bir tek içimdeki boşluğu göremedin sen.Sen böylesine doluykende normaldi zaten görememen..Neyse bence biz zaten varıcağımız yeri hissediyor,gözlerimizin renkten düşeceğini görüyordukta, şekli ve zamanı
belirsizdi.Sağlıklı soluklar bize göre değildi ya saatlerce tartışıp bir hayat öpücüğü ve 5 avuç kalp masajıyla kendimize gelirdik.Yaşamak istediğim bu değildi, bu yüzden ölüme yakın soluklar tam benlikti! Sıkılmakta senin en doğal hakkın!

Nihayetinde benle ya da bensiz dünya döner..Hem ağzının içine düşenler gani ganiyken işin ne ki burada?Çok bile durdun,ruhun ve bedeninle iyi yolculuklar..

19 Temmuz 2010 Pazartesi

This may be just a mob-phone story!


İçimdeki seni terketmek için gittiğim, Tanrının unuttuğu bir kasabayı terkettim bugün.Bir bikini,bikaç etek,terlikler,ruj,birkaç kitap,birkaç tane daha ruj,olağan sabahlama seansları için önlem olarak birkaç hırka ve kısa pantolon almıştım yanıma.Cep telefonumda vardı ama 3gün sonra oda terketti beni!Kayalara çarpa çarpa denizin dibini boyladı! Halbuki o her gitti dediğimde esrarengiz bir şekilde bana geri dönen tek şeydi!(dönmesini istediklerimden tek diyelim)Hemen peşine düştük tabii.Denizin dibi karanlıktır hemde tepesinde ışıldayan Güneş'e inat!Fakat o güneş ışığını içine hapsetmiş gibi,denizin dibinde tek başına parıldıyordu..Etrafında dolanan pavuryalara hiç aldırmadan sıkıca tuttum onu ve birlikte TEKRAR kayaya çıktık! Yıkadım,kuruladım,her parçasını tek tek kontrol ettim."Benimlesin hala ne bu acele?" dedim."Devam edebiliriz,geç değil hiç birşey için!Böyle olupta yıllar boyu çalışmaya devam eden telefonlar duydum ben!YAPMA!"...
Sesini çıkarmadı..Güzelce bir poşete koyup geri gönderdim onu.Tanıdık yerler,işbilir eller işe yarayabilirdi! Bazen akışına bırakmak gerekir.İpi biraz gevşetip ne yöne sapıldığını,parmağını yalayıp rüzgar yönü bulur gibi görmek gerekir..Bende öyle yaptım!Teknolojiye ihtiyaç duymayan,bankamatik bile kullanmayan bir kasabaya gidip kafamı boşalttım.Kulağımdaki gereksiz vızıltıları arındırıp senden kalma şarkılara yer açtım.İnanmazsın özledim seni.Kafamdan geçen her fikri senle paylaşmak için yanıp tutuştum,O lanet çok bilmişliğine rağmen hemde! :)

Ama arayamadım biraz daha zamanı var..Zamanı geldiğinde de aramaya cesaretim olur mu bilmiyorumm..Cesaretim olduğunda Sen orda olur musun,hiç sanmıyorum! Ama özledim işte..

4 Temmuz 2010 Pazar

"sesinden anladığında yağmuru,ıslanmıyorsundur"


Bir ben vardı bir zamanlar...Her insan gibi güneşe havaya ihtiyaç duyardı..Güneşi tam olarak hissetmemiş,oksijeni başı dönene kadar içine çekmemişti ki,kendi "normalliğine" dönüp kendi sınırlarından taşsın.Eros'la henüz tanışmamış bir ben vardı,Onun varlığına inanmayan bir ben.Eros'un efsane armasını taşıyan oklardan başka birşey görmemiş,hissetmemiş birinden ne beklersinki zaten?Bana ait aşk tanımları olağanüstülüklerle doluydu..Biliyordum bir TEK kişi tam olamaz asla!Fakat,-tamamen TAM olmaksa maksat..Uçurumun iki yakasından atlarken,ortada kısa bi an el ele tutuşmaya razı olmak gibi..Aşk dediğin -ani,geri dönülemez ve vıcık olmalı.:) Şayet istemiyorsan, korkuyorsan ,kararsızsan -bununla buna rağmen yaşanamamalı aşk...

Kendi için sağlıklısını sevemeyen, saplantılı zorlanımlı rahatsızlık sahibi insan oğlu! Bırak kenara sözlükleri,anlattıklarımın kalıbı yok! Sen dediğimde bile tamamiyle üstüne alınma! Ta ki "artık" birinin gece yarısı güneşi olana kadar...

28 Haziran 2010 Pazartesi


Karanlık odamda önümde yanlışlarla,pişmanım ne yer ne de gök farkında..Dürüstülüğünün sonucu bu.Benliğimde aradığın kadar karanlık değil ruhum hatta belki sen çok parlaksın bilmiyorum..Şaşırma!-Benli cümleler kurmaya alışık değil bu zihin.Neden uğraşıyorsun söyle neden?Kulak ver insanların öğütlerine,bu yolda heba ettiklerine.Sonu yok ki bunun. .Sen mantığını tamamen terketmiş evine döner halinle naptığını bilirken ben,tüm mantığıma sarılmış halimle ne yapıcağımı bilemiyorum.Neden uğraşıyorum,ne zaman bu kadar bencilleştim anlayamıyorum.Bi'yerlerde bir aşk kıpırtısı olsa bilirim peki ama AŞK değilse ne?Bilemiyorum bu yüzden vazgeç işte.-Bu boktan oyunda hepimizin zokası bir başkasının elinde.Herkes bir başkasının ipini tutmuş, hem katil hem maktul bir yaşam sürüyor.İnan kafam karışıyor-iki yapboz parçasının uyumlu kıvrımlarını bir araya getirmekten kaçıyorum-güzel bir şeylerin kokusunu alabilmeme rağmen birşeyin parçası olma fikri miğdemi bulandırıyor.YANLIŞ ZAMAN anlıyor musun! Aldığım darbeyle yaşadığım sarsıntı ve kırıp döktüklerimle karanlık odamdayım şimdi.Araladığın kapıyı zorlama artık, n'olur git burdan.

-to HYP

Sen zaten gitmeye niyetliydin,olmadığını iddia ettiğin beklentiler varrdı aslnda koskocaman duruyodu TAM ortada.Zaten misyon buysa gitmek lazımsa-şov zaten sona ermişse yağmura mazeret biçmeye gerek var mı ?hep yağsa yağmur götürdüğü gibi döndürür de belki kim bilir zamansız yağmurlar günahsız:)hem zaten kişi istemeden hipnoz edilemez ki Richard Bach yalan söylüyor!
Durmak istiyorum sadece.. Artık ne yön var ne de sapılan yollar. İstemiyorum seçimler artık bıraksın peşimi mesela vedalarla birlikte.Verilmiş sözleri unuttum,onlarda gitsin..Yenisi-eskisi birbirine karışmış,kimseye ait olamadan her rüzgara kapılmak yoruyor artık.Hem bide böyle olsun nolurki ? telaşa mahal yok, arada kayıp giden güzel şeylerin pişmanlık tohumlarını sakladım ben.