22 Aralık 2011 Perşembe

Şiir sevmem, pek...

''üstü beyaz örtü örtülü eşyalar gördüm
son piyesimde oynayan kadının göğsünde,
öyle alımlıydı ki bakışlarındaki şahin
bir an yüzümü alsam çevirsem yüzünden
içimdeki filinta rüzgar, o masum hain,
dudaklarındaki mumları bir bir söndürürdü
hiç kuşkusuz buna inandım;
yavaşça kalkıp oturduğum dağdan
hoyrat yaradılışlı adamların dövdüğü
güzel asuların yanından geçerek
ruhumda cemaatsiz kalkan bir cenazenin
ikindi ezanı
ruhumda daha ruh bile olamamış bir telaş
ve nisan gülümsemeli bir ürpertiyle
elleriyle, bir tek elleriyle bana uzattığı
balkonlardan
o hep üstünkörü anılıp unutulmuş balkonlardan
bir kentin en hırçın su kenarlarına indim.

bir söz söylesem, söyleyebilsem, cesaret etsem
yaz sonsuza kadar geri çekilirdi
yaz sonsuza kadar geri çekilirdi ve
yazın bıraktığı boşluğu hiçbir mevsim dolduramazdı
yaza ait ne varsa
yazı yaz yapan kim varsa, ne varsa
apaçık ortada kalırdı
hiç kuşkusuz buna inandım;
hırpalanmışlığımı anlatmak istedim ona
eşkıyaların talan ettiği büyüyü
benden çıkartılıp başkasına taşınan uykuyu
uykuların oğlu rüyayı, rüyalarımı, oğullarımı
beni
beni seslendiren hisleri
beni çizen, rengimi tayin eden ressamları
ve beni kaldırım yapan mimarları anlatmak
ona yalnızca birşeyler anlatıyor olmayı istedim;

oysa o
yorgun ve ormansızdı! oysa onun
bineceği ve uzaklaşacağı atlar hazırdı;
doğaya takılmış bir nazar boncuğuydu bedeni
kıvrak
yeşil
faziletli
hala yanmakta olan, hiç sönmeyecek bir cadı;
suya eğilmiş örümcekti gözleri;
seven insanın gözleri geçit vermezdi;
seven insanın gözler, vakte pusu kurardı;
bir çiçek koparttım avcumdan
yaklaştım
yaklaştım
çiçek beni ona verdi buna kuşkusuz inandım
ve dedim ki, ve diyebildim ki ona:
- ben ölüyorum sevgilim ,
sen bir el daha oyna !!...''


Anonim.

17 Nisan 2011 Pazar

Kader senden güçlüdür..Aksini iddia ediyorsan vay haline!


Karadeniz'de yüzen bilir.Uzaktan manzarası muhteşemdir.Dalgası gel-gitleri hipnoz eder insanı,büyülü gibidir ama içinde çok karanlıktır.İnsanı sevmez, içine almaz,hemen yüzünü buruşturur! İçinde sayısız mağara vardır ve dibe nasıl çekildiğini farkedemeden nefesin kesilir! Karadır ve bencildir çünkü insanları dürüstçe bile öldüremez, bazen diz boyundaki suda kum altından kayar ve boğulursun!

O gün de öyleydi işte Karadeniz kandırdı,kendine çekti ve ortalığa saçtı herşeyi!

...İnanamadım bir süre garipti çok garip! Şaşkınım bir gün de değişiyor hayatlarımız! Şaşkınım çünkü öyle sevmişim ki seni her şeyinle,buna dair bir son çizmemiştim kafamda.Dengesiz hallerinde pek yardımcı olmadı esasen:) Almamalıydın bu hediyeleri bana ya da doğum günümden önce söylemeliydin nasıl hissettiğini.Çünkü bu şova ihtiyacım yoktu hiçbir zaman da olmadı.Birazcık dürüstlük herşeyi çözerdi! Kararsızlığını bile bilmeliydim mesela "bu işin senle alakası yok"ları duymaya ihtiyacım yoktu ki -bilhassa belirtmesen anlardım zaten!
Bir günde değişiyor herşey evet ve bu bana bile ağır geldi...

...
Dün gece yağmur sesinden uyuyamadım..Boşuna yağmıyordu bu yağmur temizlenecek çok şey vardı ki -tüm gücüyle yağıyordu yine.En son böylesine yağdığında neler olduğunu hatırlıyorum..Sonra boşver diyorum kendi kendime boşver! Çok büyük bir aşktı bu ya öyle diyordunuz hani. Tam anlamıyla 3 cümleyle bitti sonuçta! Bir anda birbirine 50m den fazla yaklaşamayan iki insan oldunuz çünkü bu kadar basitti herşey! Sabah konuşurken benim tanışmadığım bir adam vardı karşımda böyle duygusuz,yüzeysel ve korkak...O an bitti benim için herşey.O boş bakışlar bumbuz etti içimi! Uyuştum sanki soğuktandı muhtemelen ama uyumaya niyetim yoktu! Anlamlı gördüğüm onca şey kağıttan kuleler gibi yıkıldı bir anda ayaklarımızın dibine düştü..
...

Aklıma geldikçe üzüldüğüm çok fazla şey vardı.Ama en çokta yazık oldu diyordum.Öyleydi çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı hem de hiç kimse için...Lanet yağmur ise yağmaya devam ediyordu!

Ama sonra Sen geldin...

27 Şubat 2011 Pazar

... Şimdi,bugün,aniden ölüp gitsem?


...
Şimdi,bugün,aniden ölüp gitsem?
Yaşayamadıklarım mı en son acıtır içimi,yoksa yaşayıp hakkını veremediklerim mi?
Hangisi daha çok kurcalar beynimi; sevip kaçırdıklarım mı yoksa sevemeden uzaklaştırdıklarım mı?
Peki ne zaman ağlar insan ölü bir sevgiliye baktığında? -hayallerini gördüğünde mi,geçmişine gömüldüğünde mi?
...


Böyle bir şeylere sinirlenip yazmış sonra kenara atmışım bunu.Belli ki ölesiye canım sıkılmış,birazcık karalamış sonrada "eehh s*kerler!!" diyip bırakmışım..Evet,zaman farklı yüzlerle sınıyor insanı,hani zamanla herkes bir iz bırakıyor falan ya hafızanda.Garipti bu sözler bunca zaman sonra hatta,-Tanrım ne kadar yabancıydı! Meğer ben çoktan unutmuşum; yok olmuş, üstüne astar çekilmiş hepsinin.İçimdekiler,gördüğüm baktığım her şey sen olmuş...
Yıllardır benimleydin,bana gelmen biraz zaman aldı sadece..o yüzden onca mesafeden duyduk birbirimizi..Sesimizi duyurmak için konuşmadık bile.Kelimelere kimin ihtiyacı vardı ki!
Başka türlü bir iletişim bu,yeni bir dil ne biliyim klingonca olabilir mesela:) Yani aslında bir rastlantı değildin sen:şu garip yaşamımın ulaşmak zorunda olduğu bir noktaydın artık,
Dünya benim evim olabilir seninleyken,olduğun her yerde yaşayabilir,kibariye falan dinleyebilirim,şarap sevebilirim hatta zorlarsam tarç..ehem
Yani; Ben,o gün,aniden ölüp gitseydim bunlardan haberin olmazdı..Artık biliyorsun,evet.

3 Şubat 2011 Perşembe


Aniden bir kırgınlık bir mutsuzluk çöker insanın üstüne bazen.Hiçbir sebep yoktur ortada.Etrafınız duvarlarla çevrilmiş gibi sıkışmış hissedersiniz.Boğazınızda bir yumru oluşmuştur.Yutmaya çalışırsınız olmaz,bir öksürükle atmak istersiniz.Öksürük ardından kalp ritminiz değişiyor,göğsünüzden fırlayacak gibi oluyorsa; bu kalp ritm bozukluğunun göstergesidir.Bir şeylerin dengesi bozulmuştur işte. Bedeniniz de kendi diliyle buna tepki veriyordur..Bir insanın dengesini bozmak kolay değildir.İtina gerektirir, zaman gerektirir...
Zaman geçer,her şey değişir,sen değişirsin,arkadaşların değişir,dünya değişir..Her şey azalır,yıllanır.Zaman geçtikçe çok görür, çok daha az hatırlarsın. Eskiden öğrendiklerine bir şey olmaz da; yeni kavramı hayatından çıkmıştır artık..Hatıraların bile çok eskiye aittir sorsalar sabah içtiğin ilacı hatırlayamazsın ama yıllar önce canının nasıl yandığını çok iyi hatırlarsın! Unutmak dediğin, insanlarla paylaştığın kısmın ardından sana kalandır işte.Çünkü kimseye satamayacağın o kelepir parça hep seninledir...



"Dünyada bir tek insana inanmıştım.O kadar inanmıştım ki,bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim.Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum ama bir kere kırılmıştım,hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.." E.Soyhan

29 Aralık 2010 Çarşamba

Çok 'sözüm meclisten dışarı' bir YENGEÇ incelemesi!


Siz hiç erkek bir yengeçle karşılaştınız mı? Aman diyim karşılaşmadıysanız dilinizi ısırın.Çünkü onlar Tanrı'nın Sorunlu Çocukları! Bakın gerçekten..."İnsanları burçlarına göre sınıflandırma!" diye çok fazla ihtar aldım ve kafayı bununla bozmuşta değilim."Burçlar varsa neden insanlar tek tip olmuyor? Bir sürü farklı huyda insan var!!" dediğinizi de duymuyor değilim fakat canlar burç denilen şeyin insana kattığı özellikler ya da huylar onlarca sebepten etkileniyor.Doğduğunuz ayın hangi evresindesiniz ya da saat kaçta doğduğunuz gibi..Ama o yengeçler....
Hayatınız boyunca tanıyabileceğiniz insanlar arasında en yapmacık olandır O!Başkalarının sorunlarıyla ilgilenir gibi görünen o sempatik hallerine hiç aldanmayın!Aslında tüm o halleri korkaklığından olabilir...En çok kırılmaktan korkar, bu yüzden siz onu kırıcağınıza, o sizi kıracaktır.Özür falan da beklemeyin! Hassas ve sadık bir insan olabilir bazen yengeç erkeği(bende koca kulaklı bir fil olabilirim)-ki inanın bana tam tersi flörtçü ve dönektir! Ahh,mesela siz biraz daha duygusuz bir insansanız kolay gelsin! Çünkü o çok AŞIRI duygusal bir insandır ve herhangi birşeye aylar-yıllar boyunca üzülüp içine kapanabilir.O an onu mutlu etmek için ne yaparsanız yapın, keyfi gelmedikçe kabuğundan çıkmayacaktır.Yengeç erkeklerinin anneleriyle ilişkisi de bir gariptir.Onlar annelerine ya çok düşkün olurlar ya da annelerinden nefret ederler! Malesef iki durumda da işiniz çok zordur canlarım çünkü elinizde ya sürekli ailesiyle kavgalı ya da sürekli annesiyle kıyasladığı için sizinle kavgalı bir yengeç'iniz var...İşte böyle bir insanla da ilişkiniz ya 3 ay sürer ya da yıllar boyu..(Aradaki uçurum sizi şaşırtmış olabilir fakat yengeç burcuyla işler hep bu ayardadır.Hiç bir zaman bir orta-nız veya bir dengeniz olmayabilir.Çünkü onun dengesi yoktur.Yengeç burcunun ruh hali sürekli değişir.Arkanızı döndüğüzde bambaşka bir insan bulabilirsiniz ki bu kişilik değişimi falan değildir korkmayın..Yani illa korkmak istiyorsanız, onunla olan uzun ilişkinizden sonra,cesaretinizi toplayıp aynaya bakın,sonra hatırınızda kalan birkaç arkadaşınıza telefon edin(kaldıysa tabi).
Sonrada hiçbirşey boşa yaşanmamıştır falan diyin kendinize,kısmet değilmiş lan diyin teselli edin kendinizi.Çokta üzülmeyin oğlumlar değmez lan.Birdaha hiçkimse sizi bu kadar mutsuz edemiycek Tuğçe demişti dersiniz :)
(Hep yengeç erkeği dedim çünkü yengeç kızları şirindir,sevimlidir böyle anaçtır falan yirim onları.)


Alın size Yengeç erkeğinin kötü yanlarının sadece anlatılabilir kısmı!
Ayrıca Aşk uyumuna bakıp beğenmediğiniz bir sonuç çıktığında Eeh! ne bilir ki bu?! dediğinizi biliyoruz fekat o 'son'a geldiğinizde burçuyumudatkam'a dönüp özür dilediniz mi? Yok!

ayrıca,Çoğğ üzgünüm yengeç dostlarım litfen üstünüze alınmayın.Hayır bunları siz de yapıyosunuz biliyorum da,ben sizi seviyorum. kehkeh:)

Edit: Şey için yazdım ben bunu şey geçmiş olsun Özlemsıyın.

17 Aralık 2010 Cuma

Bunları biliyor muydunuz?


Geçenlerde 5 yaşında bir çocuk,-YOK YERE hoşlanmadığı diğer çocuk için arkadaşlarını doldururken görüldü bizim sokakta.

Dün gece eski bir sevgili kendi elleriyle yok ettiği aşkı yokladı tekrar tekrar...
Yalnızlığın tadını kaçırırken hiç de utanmadı..

Yaptığınız tüm fedakarlıklardan sonra en ufak bencilliğinizle silindi herşey..

Yine bugünlerde yöneticiler kirli oyunlarıyla göz boyadılar..Daldan kopardıkları 2 elmayı arkalarına saklayıp,küçük olanı için af dilendiler..

Yoktan sebepler doğurmak için bir bomba iki kule yeter diyip,yok ettikleri binlerce hikayeyi umursamadılar..

Çok seviyorum sensiz yapamamları yağdırıp,çok seviyorken bir anlık bunalımla arkasını dönüp gitmeye utanmadı O.

Bizim hatun kız, cici arkadaşının arkasından saydırırken,karşılaştığında canını ciğerini eksik etmedi kelimelerinden..

Attıkları her adımın görselini orda burda görebildiğiniz insanlar aslında çok ta yalnızdı!

Kendi açısından fazlasını göremeyen insanların, herşeyi ben bilirim hallerine de çok yazıktı!

Dahası da vardı! Yazık ve yitikti bu dünya..
Hatta bence, artık kıyamet kopmalıydı!

17 Ekim 2010 Pazar

Nihayetinde, Dünya herkesin üstüne bir defa düşer!


İnsan hayatı bir oyun hamuru gibidir. Elden ele dolaşır,her elde farklı şekil alır,karıştıkça renkten renge girer.. Zaman gelir ayaklar altında ezilir dümdüz olur,zaman gelir marifetli ellerde harika minyatür heykellere döner -hem de bir şey olmaya çalışırken aldıgı darbelerle olur bu şekilleniş süreci..
Bu sebeptendir ki hayatımıza giren her insan ray makası etkisi yaratır.Farkedemeden yönlerimiz değişir yolu uzatır ya da kısaltabiliriz. Yanlış bir yola girip,geri dönüşü bulamayabilir daha kötüsü kaza yapıp dönecek hal bulamayabiliriz.Ahh tabi çok şanslıysak yoldan geçen yakışıklı bir yardımsever burda devreye girebilir falan -(yok öyle bir şey)..Ve evet bilinenin aksine herkes -bir başka sever! Herkesin yeri AYRI,derinliği apAYRIdır çünkü.Ama gelin görün ki unutulmaz insanlar,doldurulamayacak boşluklar yoktur işte.Olayın sıcaklığıyla edinilen bu sanrılar zamanla solar,solmak zorundadır! Eyvallah kimse bayatlamadan varamaz o sona,ama..zamanından önce bu moda girmek öncelikle bünyeye zararlıdır..:) Yapıcak bir şey yok ister kaskatı bir hamur olun,ister vıcık vıcık,yağlı ve yumusak; yaşlanmaktan değil tüm insallar değdiği her hayattan edindiği çizgilerle ölür.

EDIT: O yakışıklı,yardımsever'in çıkageldiğini görenler varmış benden duymuş olmayın.